Otelde çalışıyorum, kapıları dinlemekten iş yapamaz hale geldim, ne yapacağım?

SORU:
Ben otelde çalışıyorum ve kapıları dinlemekten işimi yapamaz hale geldim. Bu bir hastalık mı yoksa ben sapık mıyım? Ne olur yardım edin. Teşekkürler.
CEVAP:
Ah o kapılar. Boynumuzu büken, umut için açılsın diye beklerken ruhlarımıza batan sayısız diken… Oysa içeride işlerini bilen, karısını seven ya da iten (!) erkekler hayallerimizi süslüyor. Bunlar işin renkli yanı. Başka kapılar da var. Umut kapısı, ekmek kapısı, el kapısı… Daha saymakla bitmez onca kapı ve yapı. Bunlar da yaşamımıza göz kırpıyor. Senin otel kapıların da demek ki hep gıcırdıyor. Ne otelmiş be! Bütün gün ye, odayı girince kadına “Hadi bakalım” de. Otel değil, fabrika. Her dakika hayatı yeniden dokuyor, senin de aklına çubuk sokuyor. Bu işin sihri otelde. Bu otel hangi beldede? Bana adresini yolla. Meraklı, sen de kendini kolla. Azanlar hızını alamayınca ne var ne yok diye kapıyı da açınca neler olur bilinmez, yaşananların izi de silinmez. Adamın uşağı şerrin gibi yolunu saptırmış, sonunda burnunu kapı aralığına kaptırmış. Bir gün kapıyı yarı aralamış, burnunu biraz içeri daldırmış, patron işin içinde. Uşak da, o sırada kendinden geçince patron kapıyı itmiş, bizim uşağın da o günden sonra bu gibi merakları bitmiş. Bu örnekten dersini almadıysan, otur haline ağla. Unutma sakın meraklı, kemerini sıkı bağla.